Günlerdir başka bir haber yok, Dünya allak bullak. Çocuklar şu an tatilin tadını çıkartıyor. Ama onlara nasıl anlatacağız? Buyrun koronavirüs rehberine… Çocuklarımıza anlatabildiğimiz kadar anlatalım, onların bu önemli süreçte rolleri büyük: Ellerimizi yıkayalım, okullar tatil olsun…
Çocuklarınızın “Hasta olur muyum?” endişelerini atmaları için ne yapalım? Okuyalım; bizce cevap bilimde, sorularınızın cevaplarını çocuklarınızla birlikte kendiniz bulmanız için kısa bir yazı… Çocuklarımıza okutalım…
Virüs Nedir?
Virüs küçücük, gözle görülemeyecek kadar minik bir mikrop. Virüsler bizi hasta eder ama tek başlarına bir şey yapamazlar aslında. Hayatta kalmak için ev sahiplerine yani içine girdikleri varlıklara muhtaçtırlar. Eğer izin verirseniz hücrelerinize yerleşirler.
Koronavirüs nedir?
Herkesin sürekli konuşup durduğu bu koronavirüsü üst solunum yollarında enfeksiyona yol açabilen viral etkenlerden sadece bir tanesidir. Şu anda Dünya’ya yayıldı, ismini Latin kökenli bir kelime olan ‘corona’dan aldı. ‘Corona’nın anlamı ‘taç’. Ayni dikenli bir taç takmış görüntüye sahip olduğu için virüse ‘Coronavirus’ (Koronavirüsü) diyoruz.
Nereden Geldi?
Virüs ilk olarak Aralık ayında Çin’deki Wuhan şehrinde ortaya çıktı. Virüsün aslında yarasalardan geldiği söyleniyor. Buradan başka bir hayvana geçtiği ve sonra da insanlara bulaştığını biliyoruz şimdilik. Kesin olmasa da bazı kişilerin dediğine göre karınca yiyen pullu bir hayvan ‘pangolin’ getirdi bize bu virüsü. (Yarasa iddiası bu süreçte yalanlandı. Gerçek ileri zamanlarda ortaya çıkacak.)
Vücudumuza Nasıl Giriyor?
Hepimiz yeterince duyduk ama olsun yine hatırlayalım. Virüs insan hücrelerinin dışındaki özel bir kapıdan giriyor içeri. Bu hücrelere girmek için dikenlerini anahtar gibi kullanıp hücrenin kapısını açıp içeri giriyor. İçeri girer girmez de çoğalmaya başlıyor. Sonra bu kopya virüsler hücreden dışarı taşıp diğer hücrelere hastalığı bulaştırıyor. Ürettikleri yeni virüsler yayıldıkça bizim normal hücrelerimiz artık doğru dürüst çalışamaz hale geliyor. İşte o zaman hastalanıyoruz.
Virüsler insan hücrelerini doğru dürüst çalışamaz hale getirip ya da yok edip hasta olmalarına sebep olur. Eğer koronavirüsü burnumuzdaki veya ciğerlerimizdeki bu özel kapılardan girip iyice yayılırsa nefes almamız zorlaşır. Yani zatürre gibi. Şansımıza vücutlarımızda koronavirüsü gibi mikroplarla mücadele edecek bir ordu var. Buna bağışıklık sistemi diyoruz. Vücudunuza bir virüs girer girmez bağışıklık sistemi bu virüse saldırır. Hasta olunca burnunuz akar, başınız ağrır, ateşlenirsiniz, bunların sebebi bağışıklık sistemidir ve iyi bir şeydir. Bu pek de hoş olmayan belirtiler vücudunuzun virüsle savaştığına işarettir.
COVID-19 virüsü vücuduna giren kişiler öksürük, ateş ve burun akıntısı gibi belirtiler verir, yani virüsle savaşır. Bazı kişiler maalesef bu virüsle savaşacak kadar güçlü bağışık sistemine sahip olmadığından çok hasta olurlar. Doktorlar her gün çareler bulmaya çalışıyor, yeni bir bulgu da bazı kimselerin virüsle çok fazla savaşıp kendi hücrelerini kendileri yorup hasta oldukları… Her iki durumda da hastalar kötüye gider.
Virüsü kaptığımı nasıl biliyorum?
Bunu normal hastalıklardan ayırt etmenin tek yolu özel bir test. Burnunuza kulak pamuğu gibi bir alet sokulup sümüğünüzü test ederek doktorunuzun yaptığı bir test. Test sonuçları bir gün sonunda verilir.
Virüsü durdurmanın, vücudunuza girmesine engel olmanın yolları çok basit. Yine her televizyon kanalında, sokakta, okulda duyduğunuz gibi. Ellerinizi sabunla güzelce yıkamak. Ama güzelce ovalayıp, tek tek her parmağınızı, parmak aralarını, tırnaklarınızın altını 20 saniye boyunca dikkatlice temizlemek. Kendiniz kısa bir şarkı uydurup iki kere söyleyene kadar işlem tamam.
Bir diğer önlem de elinizi yüzünüzden uzak tutmak. Yani gözlerini ovalamak, burnunuzu karıştırmak ve elinizi ağzınıza sokmak yok! Böylece elinize bulaşmış bir virüs varsa vücudunuza girmesine izin vermemiş olursunuz. Hasta olmaktan da kurtulmuş olursunuz.
Öksürecekseniz veya hapşıracaksanız; elinize değil kolunuza! Hasta hissediyorsanız evinize gideceksiniz.
Endişe etmeli miyim?
Hayır, endişelenecek bir sebebiniz yok. Yetişkinler çocukları ve diğer yetişkinleri korumak için elinden geleni yapıyorlar. Eğer bu virüsü kapsanız bile çocuklar sadece soğukalgınlığı şeklinde atlattığından çok hasta olmanız söz konusu değil.
Ama size düşen önemli bir görev var, o da büyükleri korumak! Yaşlıların sağlıklarını koruması ve hasta olmamaları için size ihtiyaçları var. Eğer ellerinizi yıkarsanız, okulunuz kapandıysa evde kalırsanız, gerekli olmadığı sürece toplu ortamlardan uzak kalırsaniz virüsün yayılmasını yavaşlatmaya ve hastaları, yaşlıları korumaya yardım etmiş olursunuz.
Doktorlar ve Dünya üzerindeki ülkelerde görevli birçok bilim insanı ailelerin güvenliği için ellerinden geleni yapıyor. Eğer konserler, spor aktiviteleri iptal ediliyorsa bu virüsün yayılmasına engel olmak için. Böylece virüs insandan insana geçemez, yayılmasi durur ve hasta sayısı günden güne azalır.
Şu an doktorlar hastaları iyileştirmekle uğraşıyor. Bilim adamları hem hastaları iyileştirecek hem de virüsü yok etmek için bir aşı bulmaya çalışıyor.
Bu salgın ne zaman sona erecek?
Bu sorunun cevabını kesin olarak bilmiyoruz. Bazı bilim adamları havalar ısınınca bu virüsün kaybolup gideceğini söylüyor, birçok virüs gibi ‘corona’ da soğuk ve kuru havayı seviyor. Kış aylarında grip ve nezle vakalarının artması ve yazın görülmemesi gibi. Umarız tahminleri doğrudur. Eğer sürekli duyduğunuz önlemleri alırsanız bu virüsten birkaç ay içinde kurtulabiliriz.
Görseller: Freepik
BAĞLANTILI HABER VE MAKALELER: KORONAVİRÜS, 1981’DE YAZILAN KİTAPTA GEÇİYOR!