Home DÜNYA ÇERNOBİL-2: “ORMANIN İÇİNDEKİ HAYALET KÖYE HOŞGELDİNİZ!”
DÜNYA - 11 Şubat 2020

ÇERNOBİL-2: “ORMANIN İÇİNDEKİ HAYALET KÖYE HOŞGELDİNİZ!”

Yazarımız Arda Alkaç: "Çernobil'in 30 km'lik dış hattında sizi ormanın içinde hayalet bir köy karşılıyor. Korkunç."

Şoförümüz aracın motorunu çalıştırdı, otomatik kapı kapandı ve bir sonraki durağımıza doğru yola koyulduk. Mehmet Hoca tur rehberimizi esir aldığımı iletti. İlk fark eden oydu sorularla insanları boğduğumu. Daha sonra Mehmet Hoca’yı iki kişi takip etti. İnsanların samimiyetini seviyorum.
Birkaç kilometre daha ilerledikten sonra ormanlık bir alanın girişinde durduk. Baktığınızda yeşillikten başka bir şey göremiyorsunuz. Gerçek tehlike, ormanın derinliklerinde.
Aracı durduran şoförümüz aşağıya indi ve bir sigara yaktı. Tur rehberimiz ise kendisini takip etmemiz gerektiğini söyledi. Hep birlikte ormanın derinliklerine doğru yola koyulduk ve bir yerde durduk. Tur rehberimiz “Sola bakın” dedi.
Korkunç.
Çernobil’in 30 km’lik Dışlama Bölgesi’ndeyiz. Hayalet bir köye girdik.
Bu ev vahametin ne derece büyük olduğunu gösteriyor.

AYAK BASTIĞINIZ YERDEN TOZ KALKIYOR

Hatta çatısında oluşan göçüğü bile fark etmişsinizdir. Gerçekten korkutucu. Burası Çernobil’in içinde çok fazla hane barındırmayan bir köy. Hanelerden birisinin içine giriyoruz. Aslında bu tür yapıların içine girilmesi yasak, nedeni ne diye soracaksınız. Basit bir şekilde açıklayım. 33 senedir buraya gelen pek insan olmadı. Herhangi bir şekilde insanların bu tür yapılara müdahalesi olmadığından dolayı her yer toz ile kaplanmış durumda. Ayak bastığınız yerden toz kalkıyor ve siz onu soluyorsunuz. Ayrıca, yapıların yıkılma tehlikesi var. Yapıların içerisinde çok fazla durmadığınız sürece giriş yapabilirsiniz. Bu süre üç veya beş dakika ile sınırlı olmalı. Aksi takdirde, hem kendinizi hem de başkalarını yakabilirsiniz.
Tur rehberimizle yapının içine giriyoruz.
Yapının içerisine giriş yapıyoruz.
Dedim ya, 33 senedir kimse buraya dokunmadı. İzleri rahatlıkla görebiliyorsunuz.
33 yıldır dokunulmayan bölge. Toz, pislik…
Kapının üzerindeki boyanın nasıl söküldüğünü, yayın nasıl paslandığını ve toz ile kaplandığını rahatlıkla görebilirsiniz. Dokunmadan içeriye giriyoruz.
Ortalık tam bir savaş alanı.
Bir soğutucu tezgah görüyoruz, çevresi ise tam bir savaş alanı.
Yürümekte zorlandığımı itiraf etmeliyim.
Dozimetrelerimizi çıkartıp radyasyonu ölçmeye başladık fakat ilginç bir sonuç ile karşılaştık.
Kiev Meydanı’nda ölçtüğümüz radyasyon ile aynı çıkmaya başladı. Dozimetreye güvendim fakat inandığımı söyleyemem.
Soğutucu tezgahın artık kullanım amacından çıkıp başka bir nesneye dönüştüğünü fark ettim.
İnsanların can havliyle kaçıp bıraktığı eşyalar, olduğu yerde duruyor.
Tüyler ürpertici bir görüntü olarak zihnime kazındı.
Yerdeki kağıtlar, seyyar merdiven ve duvardaki kaplamalar. Hepsi sanki o kötü günü hatırlıyor gibi duruyordu.
Kitaplar… Gazeteler… Oldukları gibi…
Tekrar bu düşüncelere daldım ve kalbim küt küt atmaya başladı.
Burada yeteri kadar vakit geçirdiğimizi düşünüyorum. Bir başka yere gidelim.
Hayalet köyde hemen dozimetremizi çıkartıp ölçüm yaptık.
Gitmeden önce tekrar dozimetre ile radyasyonu ölçtüm. Sonuçta bir değişiklik yok gibi, 0.18 µSv/h.
YARIN: “Çernobil’e 30 km uzaklıkta bile ölümü hissediyorsunuz. Kaçıp giden insanların bıraktıkları yürek burkuyor.”
BAĞLANTILI HABER VE MAKALELER: