Spacemag Türkiye editörü Berkay Akıncı, 21 Ekim 2022’de gösterime giren “Bandırma Füze Kulübü” filmiyle ilgili bir yorum yazısı kaleme aldı…
Türk sinemasında son dönemde Mustafa Uslu öncülüğünde gerçek hayat hikâyeden çıkmış birçok film yapılmakta ve yapılmaya devam etmekte. Bunların başında Naim, Ayla gibi çok izlenen filmler gelmekte. En son olarak Bandırma Füze Kulübü vizyona girdi. Uzay konusunda haberler ve röportajlar üretmiş biri olarak bunu filmi merak ettim.
Film içinde döneme baktığımızda o dönem ile bu dönemin aynı olduğunu görüyoruz.
Bandırmalı bir grup gence o dönemde uzaya çıkan ilk araç olarak Sputnik-1 çok büyük yankı uyandırmış onlara ilham kaynağı olmuştu.
Film bize siyah-beyaz çatışmasını çok açık bir şekilde görüyoruz. Bir tarafta bu gençlerin ülke için faydalı olabileceğini düşünen insanlar diğer tarafta ‘oturun yerinizde icat çıkarmayın’ diyen kişiler var. Basının bir kısmı gençleri överken, adını duyururken diğer yandan gençlerin aşırı hayalperest olduğunu ve bu işi yapamayacaklarını düşünüyorlar.
Gençler ise hem aşk hayatlarında hem de füze yapımında ise her türlü engeli aşmak için çeşitli yollar denemekten vazgeçmediler. Cesaretleri sayesinde aslında yaptılar.
Filmde her ne kadar gerçek olmayan bir karakterde olsa Erkan Kolçak Köstendil’in oynadığı Necati karakteri hikâyeye çok güzel bir renk katmış. İpucu vermeden belirtiyim bir sahnesinde eminim ki izleyen çoğu insan gözyaşlarını akıtmıştır.
Filmde okul müdürü gençlerin füze kulübüne kurmasını istemiyordu. Benzer bir durum üniversitede benim de başıma gelmişti. Yani o zamanki sisteminde hiç değişmediği hayalleri olan gençlerin önüne taş koymak için her şey yapılıyordu.
Film bize gösteriyor ki her ne kadar başarısız olursak devam etmeliyiz çünkü her başarının arkasında aslında onlarca başarısızlık vardır.
Gerçekte olduğu gibi filmde de gençler ilk seferlerde başarılı olmasalar da onlarla dalga geçilse de pes etmiyorlar. İlk yaptıkları füze 30 Ekim 1959’de 1 metre boyunda 10 santimetre çapında üç kiloluluk bir füzedir. Füze 40 metre uçtuktan sonra yere çakılır.
30 Ağustos 1962 tarihinde Marmara-1 isimli füze, Türk tarihinin fırlatılan ilk füzesi oldu. Devamında Marmara-2 ve Hürriyet-1 adlı füzeler takip etti. Bu başarılı füze denemeleri füze kulüpleri arasında ABD ve Almanya’dan sonra 3.sıraddıır. Dönemin diğer amatör füze kulüpleriyle iletişime geçerler.
Filmde üzüldüğüm belki de tek nokta Kirkor Divarcı’nın adının geçmemesiydi. Kirkor Divarcı, ‘Türkiye’nin ilk füzecisi’ olarak geçiyor. İTÜ’de görev alan Divarcı, Bandırma Füze Kulübü’ne destek olan isimdi. Gençlerle birlikte çalışıyor, onlara öncü oluyor. ABD-Sovyetler arasında olan Uzay Yarış’ında Türkiye’nin de adının geçmesini istiyorlardı. Bir gün bilinmeyen bir sebeple Kirkor Divarcı’nın evi yandı projeleri ve çizimleri kül oldu.
Sonrasında Divarcı, hayatta küstü çalışmalarına devam etmedi.
Film sonunda İsmail Akbay ve diğer NASA’da çalışan insanların akması beni hem gururlandırdı hem de bir yandan üzdü. Çünkü bu insanlara maddi ve manevi imkân verilseydi belki de ilk başta başarısız olsalar bile devamında uzayda adımız daha çok yer alacaktı.
‘Türkiye’de Hiçbir Başarı Cezasız Kalmaz’
Bu filmi izlerken aklıma sık sık aynı tarihlerde yapılan Devrim arabaları geldi. Onda da sırf benzin bittiği için proje iptal olmuş Türkiye’nin ilk yerli arabası olarak sadece müzede saklanmaktadır. Ek bilgi olarak araba bugün hala çalışmaktadır.
Bu film ne kadar eleştirilirse eleştirsin belki de 2-3 gence ilham olur. ‘İstikbal Göklerdedir’ diyenin izinden gider onlarda kendi füze kulübünü kurarlar. Türk’ün adını uzaya yazdırırlar.
BAĞLANTILI HABER VE MAKALELER: TÜRKİYE’DE NEDEN BİLİM KURGU FİLMİ ÇEKİL(E)MİYOR?
ROKET NEDİR? FÜZE NEDİR? ROKET VE FÜZE ARASINDAKİ FARK NEDİR?