Bu kitabı tek bir kelimeyle özetle deseler kullanıcağım o kelime kesinlikle “Etkileyici” olurdu. Özellikle Alfred Bester’in bu kitabı 1956 yılında yayınladığını öğrendiğimde kendisine olan hayranlığım bir kat daha arttı. Yazdığı bu kitap bilim kurgu türü içerisinde o kadar zamansız ki; herhalde 2050 senesinde bile bir okuyucu bu kitaptan keyif almayı çok rahat başarır.
“Ben Gully Foyle’um. Benim Cüret Edemeyeceğim hiçbir şey yok.”
Kitabın ismine gelirsek; aslında kitabın ilk çıktığında adı “The Stars My Destination” idi fakat İngiltere baskısında adını açılış sayfasında yeralan William Blake’in “The Tyger” şiirine ithafen “Tiger Tiger” olarak değiştirildi. Bildiğim kadarıyla günümüzde kitabı her iki adıyla da bulmak mümkün.
Kaplan! Kaplan! gecenin ormanında
Işıl Işıl yanan parlak yalaza,
Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
Kurabildi o korkunç simetrini?
-William Blake
Kitabı okumadan önce ününü duymuş olsam da açıkçası ithaki yayınlarının bilim kurgu serisinde (evet herhalde bu seriden yirmi kitap almışımdır, ne yapayım!) yeniden basılmasıyla okuma şansım oldu. Bu noktada kitabın kapak tasarımı ve çevirisine de ayrıca değinmek istiyorum. Kitap’ın kapağı için seçilen renk ve kapak dizaynı kesinlikle dikkat çekici olmasının yanısıra, çevirisi de inanılmaz derecede kaliteli ve özenli.
Kitabın konusu kısaca şöyle:
24 yüzyıl. İnsanlar “jaunt” denen eylem sayesinde çok uzun mesafeleri, ışınlanarak çok kısa sürede kat edebilmektedir. Gully Foyle, uzayda 170 gün boyunca neredeyse havasız ortamda hayatta kalmayı başarır, kendine geldikten sonra gemi enkazından kurtulur. Onu kurtaracağını sandığı gemi ise yanından geçer gider. Uzayda ölüme terk edilir. Artık aklından yalnızca onu bu duruma düşürenlerden intikam almak vardır.
Çıktığı bu imkansız görevde önce herkesin onu tanımasını sağlayacağı kaplan dövmesi yüzüne işlenir, ardından hapse atılır. Çözdüğü her sorundan sonra bir yenisiyle karşılaşan Foyle, içindeki intikam ateşiyle hedefine ulaşmakta kararlıdır.
Tüm Güneş Sistemi’ni etkileyecek ve kontrol sahibi şirketlerin elde etmek istediği bir sır da Foyle’la beraber gezegenden gezegene gezer.
OKUYUNUZ, OKUTUNUZ
Kitap tempoyu hiç düşürmemeyi de hızlı kurgusu sayesinde başarmakla birlikte günümüzde klasik sayılacak bir sürü farklı konuyu türdeşlerinin kolay kolay yapamayacağı bir şekilde harmanlıyor. Bunun yanısıra yeralan bir çok twist ise bu güzel kitabın sosu oluyor. Açıkçası kahramanın yolculuğu gibi klasik bir tema bu romanda da olay örgüsününün temelini oluştursa da yukarıda saydığım sebepler yüzünden kendinizi bir sonraki sayfayı merak ederken buluyorsunuz.
Klasik eserleri seven arkadaşlar özellikle ünlü “Monte Kristo Kontu” romanından bazı esintiler yakalayacaktır ama unutmayın, Picasso’nunda dediği gibi: “İyi sanatçılar kopyalar, mükemmel sanatçılar çalar”.
Bu kitabı okurken yayınlandığı yılı (1956), dolayısıyla üstlendiği öncü görevini hiç unutmamanızı tavsiye ederim. Sonuç olarak vaktinize ve paranıza fazlasıyla değecek bilim kurgunun klasik eserlerinden biriyle karşı karşıyasınız, okuyunuz, okutunuz.
Volkan’ın Notu:
9,5/10
BAĞLANTILI HABER VE MAKALELER: TRANSHÜMANİZM HAKKINDA BİR ROMAN