Kimya, Optik ve Işığın Peşinde Deneyler -2
FOTOĞRAFIN İCADI
1839’un ilk ayında uygar dünyaya iki fotoğrafik süreç duyuruldu ve takip eden on yıl içerisinde birkaç milyon fotoğraf oluşturuldu. Bir fotoğraf oluşturmak için bir kamera ve ışığa duyarlı bir yüzey gereklidir. Kameradaki bu ışığa duyarlı yüzeyi ışığa maruz bıraktıktan sonra, ışığın devam eden etkisinden dolayı oluşan görüntünün kaybolmadan bir şekilde sabitlenmesi gerekir. İlk pratik deneylerden önce kimya algısı ve optik bilgisinin bir araya gelmesi gerekiyordu. İlk deneylerde, gerekli optik biraz zorluk çıkardı.
Gün ışığında karanlık bir odanın duvarında açılacak küçük bir deliğin karşı duvara bir görüntü yansıtacağı yüzyıllardır biliniyordu. Bu tür odalar 15. yüzyılda bilim adamları tarafından güneş tutulmalarının incelenmesi için kullanılmıştı. Bu o zaman için bile yeni bir buluş değildi. 11. yüzyılda Araplar prensiplerini tanımlamışlardı. Geçen yıllar içinde camera obscura (Latince karanlık oda) daha da iyileştirildi ve gözlemcinin oturabildiği taşınabilir! modelleri de yapıldı. Aslında amacı ressamlara yardımcı olmasıydı.
8 SAATLİK POZLAMA İLE YAKALANAN GÖRÜNTÜ
18. yüzyılın sonlarında ise lens ve aynası da olan küçük bir model oldukça revaçtaydı. İşte fotoğrafın icadına yol açan ilk pratik deneylerde kullanılan model de buydu. Aslında insanlığın kimya bilgisi ve ışığın belli maddeler üzerindeki etkileri ile ilgili bilgileri çok çok önceye dayanıyordu. İlkel insanlar resimlerinde kullandıkları boyaların mağaradaki resimlerde dışarıda güneş ışığına maruz kalanlara göre daha uzun süre solmadan dayandığını farketmişlerdi. 17. yüzyılın başlarında alkemi yerini kimyaya bıraktığında, Angelo Sala gümüş nitrat tozunun ışığa maruz kaldığında karardığını tespit etti. Bu bulgusunu 1614’de Amsterdam’da yayınladı ancak gümüş nitratın bu özelliğini kullanarak bir görüntü elde edilebilmesi için yüz yıldan daha uzun bir süre geçmesi gerekti.
1800’lerde Thomas Wedgwood bir camera obscura’ya gümüş nitrat kaplanmış bir yüzey yerleştirerek fotoğraf elde etmeye çalıştı ancak sonuçlar tatmin edici değildi. Wedgwood fotoğrafları sabitlemeyi başaramadı ve oluşturduğu fotoğraflar da ışığa maruz kaldıkça soldu gitti. Wedgwood ise 34 yaşında fotoğrafı icad etmeye çok yaklaşmış olarak öldü.
Joseph Nicéphore Niépce, Doğu Fransa’da Chalon yakınlarında yaşayan emekli bir subaydı. Niépce camera obscura ile çektiği fotoğrafı sabitlemeyi başardı. İlk örneklerinden biri ise 1827’de çekildiği düşünülen evinin penceresinden görünen manzaradır. Bu görüntü ancak 8 saatlik bir pozlama ile elde edilebilmişti. Aynı yıl Niépce Louis Jacques Mandé Daguerre ile bağlantı kurdu. İkili üç yıl sonra bir anlaşma imzalayarak fotoğraf sürecindeki bilgilerini birleştirdi ve beraber çalışmaya başladı.
BAĞLANTILI HABER: ÖZGÜR ÖNEY, SPACEMAG TÜRKİYE’DE
NEGATİF POZ, FRANSA’DA SERGİLENİYOR
Niépce, 1833’de ölünce ortaklığı oğlu Isidore devam ettirdi. Daguerre çalışamalarına ve deneylere devam etti ve ilerleme kaydetti. 1837’de stüdyosunun köşesini gösteren kalıcı bir fotoğraf oluşturmayı başarmıştı. Bu plaka Louvre’un küratörüne sunulmuştu ve şimdi ise Paris’teki French Photographic Society’de bulunmaktadır. Daguerre, bakır plakalar üzerinde fotoğrafı sabitliyordu ve bu fotoğraf negatif değil pozitifti ve tekrar baskı almak mümkün değildi. Bu fotoğraflara daguerreotip denilmektedir.
7 Ocak 1839’da ise Paris’te Daguerre’in doğada fotoğraf çekmeyi başardığı duyuruldu. Bu haber halk arasında heyecan yarattı ancak Wiltshire’da küçük bir köyde bir adam haberi yılgınlıkla karşıladı. William Henry Fox Talbot 1834 başlarında, Niépce ve Wedgwood’un deneylerinden habersiz deneyler yapıyordu. Fotoğraflarını sönük ve detaysız bulan Fox Talbot, daha küçük bir kamera kullanarak poz süresini kısaltabileceğini düşündü.
BAĞLANTILI HABER: EVDE BASKI YAPMAK İÇİN 4 YENİ MODEL
1835’de 2,5 cm odak uzaklığı olan bir lensle ve daha küçük bir kamerayla Lacock Abbey’in pencerelerini çekti. Fotoğraf 2,5 cm² olmasına karşın bir büyüteç yardımıyla 200 cam panel sayabilecek kadar detaylı bir fotoğraf elde etmeyi başardı. Ancak bu fotoğrafta ışığın etkilediği alanlar karanlık çıkmıştı ve gölgeler de ters etkilenmiş, aydınlık çıkmıştı. Talbot dünyadaki ilk negatifi çekmişti!
BAĞLANTILI HABER: ‘ASTRONOTLAR, MÜSLÜM VE BEN FERO DİNLESİN’